Gece geçirdiğim can sıkıcı saniyelerden sonra, annemle beraber psikiyatrımı aradık ve birkaç kan tahliliyle birkaç zapturuk şeyden sonra anladık ki, basit bir lityum zehirlenmesi geçirmişim. Bu, kesinlikle lityum kullanmayacağım anlamına geliyor. Doktor da bana valproat denen bir şey yazdı.
Bu valproatın yan etkilerini bildiğimden istemedim. Saç dökülmesi yaptığını biliyordum, benim saçlarım zaten kısa, ne derece döküyor bilmediğimden çok huzursuz oldum ve bana karbamazepin yazmasını istedim. Nitekim o benim için epey ağırmış, uyku hali/çift görme gibi etkileri olduğunu duyunca tabii iliklerime kadar ürperdim. Çift görme nedir ya? Yok istemem, kalsın.
Valproatı kabullendim mecbur. Sonra psikiyatrım beni bir doktor hanımla tanıştırdı, neden böyle bir şey yaptığını anlayamadım ilk başta. Kadın hoştu, tatlıydı, ayrıca sarı saç yüzüne hiç yakışmamıştı ve onu solgun gösteriyordu, şen şakrak bir şeye benziyordu. Jinekologmuş. Haydaaaa... Jinekolog nerden çıktı kardeşim?
Şuradan çıktı, valproatın yan etkileri arasında regl düzenini (adet düzenini yani) bozma gibi etkiler varmış ve bunu düzenli takip etmek gerekiyormuş. Özellikle de 20 yaş altı kişilerde. Kadın bana takvim tutup tutmadığımı sordu, tabii ki tutuyorum yani boru değil ya bu. Fazla heyecana riske gelmez bu işler.
Takvimime baktı, bana bazı şeyler sordu, mesela çok sancın oluyor mu dedi. Off olmaz olur mu, ölüyorum, ağlıyorum, bir kere ağrıdan baygınlık geçirmiştim, ama böyle demedim tabii.
Dedim ki; "Evet, dismenore için tedaviye başvurduk ancak herhangi bir tedavi söz konusu değil, çatımın dar olmasından ve annem gibi bende de bulunan kronik spastik kolondan kaynaklanıyormuş." dedim.
Allah bilir kadın nasıl gülmüştür içinden.
Ortodonti vardı, psikoloji vardı, yetmedi bir de jinekoloji çıktı başıma.
Neyse, bana "valproat" içeren hapımı yazın da gideyim ben ya, diye geçiriyorum içimden ama rahat bırakmıyorlar beni. "Neşelendirmeye mi çalışıyorlar" diye düşündüm. Ama sonunda kaçtık hastaneden. Valproatın saç dökme etkisi beni huzursuz etti tabii. Anneme "buğday plasentası ve b vitamini" içeren bir şampuan aldırttım, saç dökülmesini engelliyormuş.
Şu iletten kurtulsam. En kötüsü de, kendimi iyi hissettiğim zamanlar gerçekten mi iyiyim yoksa manik-atak mı geçiriyorum anlayamıyorum.
25 Ocak 2012 Çarşamba
Bulgur
Bazen annemi kızdıracak şeyler yapıyorum.
Bana ıspanak ye dediği halde, bulgur pilavı yiyorum mesela.
Hem de "bulgur yersen tavada ısıt" dediği halde, tüm tencereyi ısıtarak.
Bana ıspanak ye dediği halde, bulgur pilavı yiyorum mesela.
Hem de "bulgur yersen tavada ısıt" dediği halde, tüm tencereyi ısıtarak.
After all that had happened
Uzun zamandır blog yazarım ben. İçimdekileri anlatacak bir yerim yoktu ve buna muhtaçtım. Anlatmadan yaşayamam çünkü. Çünkü olanlar çok fazla. Benim dayanma sınırımdan fazla belki de. Öyle olsaydı -dayanamıyor olurdum- nitekim dayanıyorum.
Ablamın önceki blogumu bulması ve babama söylemesiyle beraber yeni bir blog açmaya karar verdim. Ve olanları anlatmaya buradan, bu geceden başlayacağım.
Son birkaç gündür vücudum anormal ağrıyordu, pek bir anlam veremediğim için anneme söylemek istemiyordum. Ellerim titreyip duruyordu, sürekli kaslarıma kramplar giriyordu. Normalde de gözlük kullanırım, göz derecem büyüdüğünden diye düşünüyor ve görme bulanıklığıma yine de pek anlam veremiyordum. Bir-iki defa baygınlık geçirdim /gözlerim karardı/ ve dengemin iyiden iyiye bozulduğunun da farkındaydım. İyileşmemin fiziksel süreci olarak görüyordum bunları, çift kutuplu manik-depresif bozukluk tedavisi gördüğüm için. Lityum alıyordum.
Son iki gündür ne yediysem çıkarıyordum, iki kere kustuğuma annem de tanık oldu ama pek bir şey demedi (ki kendisi doktor), bu gece anormal bir karın ağrısı ve ateşle uyanmama kadar. Hayatımdaki en kötü kabusu gördüm sanırım, bu yazı içerisinde anlatmak istemiyorum (pekala, rüyamda ırzıma geçtiler, neden böyle bir rüya gördüğüm hakkında hiçbir fikrim yok, okuduğum polisiye romanların hepsini bırakmalıyım belki de ama polisiye de okumuyorum ne zamandır) ve uyandıktan sonra da ayılamadım tam olarak, tek bildiğim tüm vücudumun anormal ağrıdığı. Kustuktan sonra ağlayıp bağırmaya başladım, annem manzarayı görünce dehşete düştü haliyle.
Sabaha kadar terledim, kustum, baygınlık geçirdim, mahvoldum. Dün gece yatmadan önce 53 kiloydum, şimdi tartı beni 49 kilo gösteriyor. En son çektiğim fiziksel acı yüzünden bir sinir krizi geçirdiğimi biliyorum, bağırıp ağladığımı, anneme bir ton şey haykırdım, (iyi ki annemin 2. eşi evde değildi) annem evden çıktı, çok ileri gittiğimi düşünerek hüngür hüngür ağladım. 5 dakika sonra da geldi, anahtarlarla sağlık ocağına gitmiş (ocak evin karşısında ve annem orada doktor) ağrı kesici iğne ve kullandığım lityumun iğne forumunu getirmiş.
Lityum, bir psikolojik düzenleyicidir. Ben tabletler şeklinde alıyordum, ama bu anormal ishal ile birlikte manik-atağımsı bir durum yaşayınca annem iki iğneyi de yapmak zorunda kaldı. Yapmasını istemedim, bağırdım, cırladım, ağladım, onun için annem iğneleri yaparken de çok canım yandı. Bir ara uyuyakaldım.
Sabah annem evi temizlemiş, ama banyo ve odam kusmuk kokuyordu.
Lityum zehirlenmesi geçirdim sanırım, yakın zamanda doktora gidicem, valproat veya karbamazepin yazar sanırım doktor.
Ablamın önceki blogumu bulması ve babama söylemesiyle beraber yeni bir blog açmaya karar verdim. Ve olanları anlatmaya buradan, bu geceden başlayacağım.
Son birkaç gündür vücudum anormal ağrıyordu, pek bir anlam veremediğim için anneme söylemek istemiyordum. Ellerim titreyip duruyordu, sürekli kaslarıma kramplar giriyordu. Normalde de gözlük kullanırım, göz derecem büyüdüğünden diye düşünüyor ve görme bulanıklığıma yine de pek anlam veremiyordum. Bir-iki defa baygınlık geçirdim /gözlerim karardı/ ve dengemin iyiden iyiye bozulduğunun da farkındaydım. İyileşmemin fiziksel süreci olarak görüyordum bunları, çift kutuplu manik-depresif bozukluk tedavisi gördüğüm için. Lityum alıyordum.
Son iki gündür ne yediysem çıkarıyordum, iki kere kustuğuma annem de tanık oldu ama pek bir şey demedi (ki kendisi doktor), bu gece anormal bir karın ağrısı ve ateşle uyanmama kadar. Hayatımdaki en kötü kabusu gördüm sanırım, bu yazı içerisinde anlatmak istemiyorum (pekala, rüyamda ırzıma geçtiler, neden böyle bir rüya gördüğüm hakkında hiçbir fikrim yok, okuduğum polisiye romanların hepsini bırakmalıyım belki de ama polisiye de okumuyorum ne zamandır) ve uyandıktan sonra da ayılamadım tam olarak, tek bildiğim tüm vücudumun anormal ağrıdığı. Kustuktan sonra ağlayıp bağırmaya başladım, annem manzarayı görünce dehşete düştü haliyle.
Sabaha kadar terledim, kustum, baygınlık geçirdim, mahvoldum. Dün gece yatmadan önce 53 kiloydum, şimdi tartı beni 49 kilo gösteriyor. En son çektiğim fiziksel acı yüzünden bir sinir krizi geçirdiğimi biliyorum, bağırıp ağladığımı, anneme bir ton şey haykırdım, (iyi ki annemin 2. eşi evde değildi) annem evden çıktı, çok ileri gittiğimi düşünerek hüngür hüngür ağladım. 5 dakika sonra da geldi, anahtarlarla sağlık ocağına gitmiş (ocak evin karşısında ve annem orada doktor) ağrı kesici iğne ve kullandığım lityumun iğne forumunu getirmiş.
Lityum, bir psikolojik düzenleyicidir. Ben tabletler şeklinde alıyordum, ama bu anormal ishal ile birlikte manik-atağımsı bir durum yaşayınca annem iki iğneyi de yapmak zorunda kaldı. Yapmasını istemedim, bağırdım, cırladım, ağladım, onun için annem iğneleri yaparken de çok canım yandı. Bir ara uyuyakaldım.
Sabah annem evi temizlemiş, ama banyo ve odam kusmuk kokuyordu.
Lityum zehirlenmesi geçirdim sanırım, yakın zamanda doktora gidicem, valproat veya karbamazepin yazar sanırım doktor.
Kaydol:
Yorumlar (Atom)
